19 Mart 2017 Pazar

Organik su ürünleri yetiştiriciliği, tükettiği su ürünlerinin kaynağını sorgulayan ve su ürünlerini geldiği kaynaklara göre seçerek insanın çevreye olan etkilerinden daha az etkilenmeye çalışan hatırı sayılır sayıda insanı barındıran bir topluluk için son derece önemli ve ciddi bir pazar. Yetiştiricilik metodundaki etkiler kadar yetiştiriciliğin de çevreye olan etkilerini önemseyen tüketicilerin çoğunlukla tercih ettiği organik su ürünleri yetiştiriciliği, ülkemizde de çeşitli kriterleri yerine getirmeyi başaran işletmeler tarafından da gerçekleştiriliyor.

Kullanılan suyun özellikleri ve etkileri



Öncelikli olarak, organik su ürünleri yetiştiriciliği yapılması istenilen yerde kullanılacak olan suyla işe başlanır. Çünkü her şeyden önce, suyun herhangi bir ağır metal yada kimyasal atık barındırmadığından emin olunması gerekir. Eğer işletme akarsu üzerine konacaksa akarsuyun, akarsu haricinde bir yere konumlanacaksa da işletmede kullanılacak suyun analizlerinin yapılarak organik su ürünleri yetiştiriciliği yönetmeliğine uygun olduğu belirlenir. Eğer yetiştiricilikte kullanılması planlanan suyun içinde herhangi bir kirlilik nedeni varsa, neden giderilmeden su ürünleri yetiştiriciliğine başlanmaz. Ayrıca su ürünleri yetiştiriciliği için kullanılacak olan suyun alınmasıyla, su kaynağının ekolojik verimliliğinin azalmaması gerekir.

Geçiş süreci

Kullanılan suyun, yetiştiricilik metoduna uygun olduğunun tescillenmesinin ardından, organik su ürünleri yetiştiriciliği yapmak isteyen işletme, Tarım Bakanlığı ve tescil kuruluşu tarafından belirlenen bir süre dahilinde geçiş sürecine alınır. Bu süre, yetiştiriciliği yapılan türe, üreme sürecine, yetiştirciliğin tekniğine ve su kalitesine göre belirlenir. Bu süre, ortalama, geleneksel yetiştiriciliğin ⅔’ü kadar olabilmektedir. Temel olarak üç başlığa ayrılmış olan geçiş sürecinin uzunluğunu belirleyen kriterler şu şekildedir:
  • Tesis boşaltılamıyor, temizlenemiyor ve dezenfekte edilemiyorsa 24 ay
  • Suyu boşaltılmış ve tesis kurumaya bırakılmışsa 12 ay
  • Boşaltılmış, temizlenmiş ve dezenfekte edilmişse 6 ay geçiş süreci uygulanır.
Çift kabuklu ve yumuşakçaların yetiştiriciliğinin yapıldığı tesislerde ise 3 aylık bir süre uygulanmaktadır.

Canlı kaynağı

Organik yetiştiriciliğin mantığı, çevreye duyarlı bir yetiştiricilik metodu olmasıdır. Yani organik anaçlardan organik yavruların elde edilmesi esasına dayanır. Fakat eğer, organik kökenli anaçlar bulunamıyorsa tesisteki organik üretim, doğal ortamdan yakalanmış yada geleneksel yetiştiricilik metodu ile elde edilmiş balıklarla da başlanabilir. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli kriter, dışarıdan elde edilen bu anaçların en az 3 ay boyunca organik yetiştiricilik standartlarına uygun alanlarda bakılması ve yetiştirilmesidir.

Kullanılan suyun tesisten uzaklaştırılması

Bu metodla yetiştiricilik yaparken tesisten çıkan atıklarında çevreye kesinlikle zarar vermemesi gereklidir ve zarar vermenin aksine, biyoçeşitliliği teşvik etmesi gerekir. Tesisten çıkan suyun kalitesini kontol etmek ve yükseltmek için mekanik ve fiziksel filtreler, çökeltme ve dinlendirme havuzları hatta suyun kalitesini yeniden yükseltmek için su yosunları; atıkları minimize etmek için ise kabuklular kullanılabilir.

Tesis lokasyonu

Tesis, stresten ve kirlilikten uzak; sakin bir lokasyona kurulmalıdır. Ayrıca, yetiştiricilik yapılacak olan bölgede yer alan tür çeşitliliğine uygun türlerin yetiştiriciliğinin yapılması ve canlıların tesisten kaçışı ile tesise yabancı canlıların girişinin engellenmesi için tedbirlerin alınması önemlidir. Yetiştiricilik metodu içinde var olan canlıların avcılarından korunması için alınan önlemlerin dahi avcılara zarar vermeyecek nitelikte olması beklenir.

Yemleme ve katkı maddeleri

Yetiştiricilikte kullanılan yemler de organik yetiştiricilik mevzuatına uygun özellikte olmalıdır. Yemler, canlının olduğu evrede tüm besin ihtiyaçlarını karşılamalıyken tatları da doğal olmalıdır. Sentetik kimyasallara maruz kalmış unlardan elde edilen yemler, organik yetiştiricilikte kullanılamaz. Fakat eğer, yetiştirici organik yem elde etmek konusunda sıkıntı yaşıyorsa, geleneksel su ürünleri yetiştiriciliğinde kullanılan yemleri belirli süreler için denetimci kuruluşun gözetimi dahilinde kullanabilir. Bu  miktar, geleneksel olarak kullanılan yemin %20’si kadardır. Ayrıca yemin içine sentetik renk vericiler ve doğal olmayan katkı maddeleri katılamaz.
Su ürünleri yetiştiriciliğinde kullanılması gereken vitaminler ve minerallerin kullanımı, denetimci kuruluşun yetkisi dahilinde vereceği izne bağlı olarak kullanılır. Organik su ürünleri yetiştiriciliğinde kullanılabilecek olan katkı maddeleri, yetiştiriciliği düzenleyen yönetmeliğin 7. Ek maddesinde düzenlenmiştir. Ayrıca yemlerde ve kullanılacak katkı maddelerinde genetiği değiştirilmiş organizmanın bulunmaması gerekmektedir. Eğer hipofiz enjeksiyonu gerekliyse, bu işlem denetimi yapan kuruluşun gözetiminde ve iznine bağlı olarak gerçekleştirilmelidir.

Tür seçimi

Bu metodla yetiştirilecek olan türlerin seçiminde, doğal olarak hastalıklara ve dış faktörlere karşı dayanıklı olan türlerin seçilmesinde fayda vardır. Böylece tedavi edici materyallerin kullanım miktarı azaldığı gibi tedavi giderleri de azalmaktadır. Ayrıca, soyu tehlike altında olan türler de organik yetiştiricilik tesislerinde üretime alınabilir. Eğer zaruri olarak ilaçların kullanıldığı bir operasyon gerçekleştirildiyse, ilaçlamanın yapıldığı andan 3 ay sonrasına kadar, satılan hiç bir ürüne organik ibaresi eklenemez. Özellikle Avrupa’daki yetiştiricilik tesislerinde, son yıllarda dış parazitlerle beslenen temizleyici balıkların kullanımı yaygınlaşmış ve önem kazanmıştır.

Müdahaleler ve süreç yönetimi

Organik yetiştiricilik tesislerinde, yetiştiriciliği yapılan su ürünlerinin doğal büyüme ve üreme döngülerine müdahale edilemez. Fotoperiyot uygulaması yapılacaksa, bu durum denetim yapan kuruluşun kontrolü altında yapılır ve fotoperiyodda kullanılan ışığın süresi, organik yetiştiriciliğin yapıldığı yerdeki en uzun günde yer yüzüne gelen ışığın süresinden daha fazla olamaz.
Balıkların satılmak üzere yakalanması, boylarına ayrılması yada pazara sunulmak üzere hazırlanması esnasında, canlılar üzerinde stres oluşturacak yöntemler kullanılmamalıdır.
Organik üretim yapılan sahada kullanılan anaçların %20’si her yıl yenilenir. Bu, yetiştiricilik faaliyetine yeni genlerin katılması ve ortaya çıkabilecek olan kalıtsal hastalıkların giderilmesi için gerekli bir eylemdir.

Denetim

Organik yetiştiricilik yapılan su ürünleri tesisindeki tüm üretim faaliyetleri, yetkilendirilmiş olan kuruluşun denetimi ve kontrolü altında gerçekleştirilir ve Tarım Bakanlığı tarafından balık yetiştiricilik tesisleri yılda bir, kabuklu yetiştiricilik tesisleri yılda iki kez ziyaret edilir.

Organik su ürünleri yetiştiriciliğinin maliyeti, geleneksel yöntemlere göre biraz daha fazla olmakla birlikte, pazara sunulan ürünün katma değerinin yüksekliği ve ürünlerin günden güne artan organik ürün talebi, su ürünleri pazarında organik yetiştiriciliği şimdilerde daha da öne çıkarıyor. Zaman ve metod yönünden her ne kadar uzun ve meşakkatli olsa da, ürünün niteliği nedeniyle organik ürünlerin pazarı günden güne genişliyor ve büyüyor. Bununla birlikte yurt içinden ve yurt dışından, organik su ürünleri yetiştiriciliği ile ilgili teşvikler, üreticileri desteklemeye devam ediyor. Tarım Bakanlığı ve özel / devlet bankalarının organik tarım ile ilgili hibelerinden organik su ürünleri yetiştiriciliği yapmak isteyen üreticiler de faydalanabilir.
Kaynaklar:
T.C. Başbakanlık Mevzuat Sistemi
ZMO Mevzuat Sistemi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder